Türkiye, uzun vadeli denizaltı caydırıcılık kabiliyeti ve küresel etkiye sahip güç olma vizyonu için nükleer güçle çalışan denizaltıların inşası yolunda önemli bir atılım gerçekleştirecek…
Türkiye, deniz kuvvetlerinin stratejik kabiliyetlerini ileriye taşımaya yönelik en önemli adımlardan biri olan nükleer denizaltı programını NÜKDEN olarak isimlendirdi.
Türkiye, MİLDEN denizaltılarını inşa edip ihraç etmeyi ve ardından nükleer enerjili bir denizaltı inşa etmeyi planlamaktadır.
MİLDEN (Milli Denizaltı) projesiyle birlikte, NÜKDEN programı, deniz kuvvetlerinin caydırıcılığını ve hareket kabiliyetini niteliksel olarak bir üst seviyeye taşıyacak.
Geliştirme sürecinde, denizaltı inşa teknolojilerinden tahrik ve güç iletim sistemlerine, nükleer tahrik altyapısından uydu iletişim yeteneklerine sahip milli muharebe sistemlerine kadar birçok alanda yerli kabiliyetler ön plana çıkmaktadır.
Projenin en kritik bileşeni olan nükleer reaktör tipi ise halen değerlendirme aşamasında olup Fizibilite ve mühendislik analizleri devam etmektedir.
Analizler erimiş tuz reaktörlerine (Molten-salt reactor) – MSR) işaret etmektedir. Bu tür reaktörler deniz platformlarına uygun kompakt yapılarıyla öne çıkmaktadır.
Bir nükleer denizaltının uçak gemisi görev grubuna entegre edilmesi, ilgili deniz kuvvetine ciddi stratejik kazanımlar sağlar.
Bu tür denizaltılar, yakıt ikmali gerektirmeksizin aylarca deniz altında kalabildiğinden, görev gücünün menzilini ve harekât süresini kayda değer ölçüde artırır.
Gerektiğinde seyir füzeleri ve torpidolarla yüksek hassasiyetli vuruşlar yapabilen bu platformlar, caydırıcılığın ve operasyonel derinliğin temel taşlarından biridir.
Bu sayede uçak gemisi etrafındaki kuvvet yapısı, yalnızca havadan değil, aynı zamanda denizaltından güçlü bir saldırı ve savunma kapasitesine ulaşmış olur.
Böyle bir güç grubu ile Türkiye, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz gibi stratejik bölgelerde uzun süreli varlık gösterebilir…